
BirGün Gazetesi
KADER SEVİNÇ
Haziran 2018
Durum Tespiti
2005’ten bugüne adım adım Avrupa Birliği’ne uyum politikaları terkedildi. Büyükelçilikler ve diplomatlar etkisizleştirilirken, FETÖ ve benzerleri Avrupalıların karşısına muhatap olarak çıkarıldı. Bugün gelinen nokta itibariyle Türkiye demokrasisi ayaklar altında ve Türkiye’nin dış politikadaki iletişim ağı çökmüş durumda.
Suçlu Kim? AB mi Türkiye mi?
AB ülkelerinde Türkiye karşıtı politikacılar daha önce olduğu gibi bugün de var. Bunlar Türkiye dışında başka ülkelere de doğrudan karşılar.
Bu gruplar, Türkiye’nin demokrasisi ve Avrupa ile iletişimi güçlendikçe geri çekilecek, sinecek.
Türkiye’yi yönetenlerin AB ile ilgili iki yüzlülüklerini açığa çıkarmak için vurgulanması gereken nokta; AB tarafından teşvik edilmesine rağmen açılmayan 3 başlık.
Birincisi, Kamu İhale Kanunu’nu ilgilendiren Kamu Alımları başlığı. İkincisi, Devlet Yardımları Kanunu’nu içeren Rekabet Politikası başlığı. Üçüncüsü, sendikal haklar, iş kanunu gibi birçok konuyu kapsayan Sosyal Politika ve İstihdam başlığı.
Türkiye’de Yurttaş AB’yi İstiyor mu?
IKV tarafından bu yıl Ocak ayında açıklanan kapsamlı araştırmaya göre AB üyelik hedefine olan desteğin %78,9 düzeyinde olduğunu görüyoruz. Gerçekleşeceğine olan güven sorulunca bu rakam hızla düşüyor.
Neden AB Üyesi Olmalıyız?
500 milyona yakın vatandaşı ve 18 trilyon doları bulan gayrisafi milli hâsılası ile Avrupa Birliği, dünyanın en büyük ekonomisi konumunda. Tüm eksik, gediklerine rağmen bu nesnel bir gerçeklik.
Türkiye AB ile Nasıl Müzakere Etmeli?
AB Başmüzakerecimiz ve AB Bakanımız iç ve dış siyasette sertlikten, partizanlıktan uzak, her siyasi parti, sivil toplum kuruluşu vb. kurumlar ile temas edebilen bir profilde olmalı.
Türkiye 2005-2018 arası 35 müzakere başlığının yarısını bile açamadı. Bir önceki başmüzakerecimizin yolsuzluk iddiaları ile siyaset dışında kaldığını ve AB Bakanlığı’nın ataletini de ekleyecek olursak ortada büyük bir başarısızlık ve itibarsızlık var.
Hırvatistan Modeli: Hırvatistan ne yaptı Türkiye ne yapamadı?
Hırvatistan Mart 2005’te yaptığı anayasa değişikliği ile AB için “ulusal komite” kurdu. Siyasetçi, bürokrat, sivil toplum temsilcisi, akademisyen vb. hayatın her alanında insan bu komiteye katıldı. Hırvatistan AB Başmüzakerecisi de bu komiteye dâhil edildi. AB süreci ile ilgili tüm bilgi ve belgeler bu komiteden geçirildi. Bu yolla Hırvatistan AB sürecini partilerüstü bir süreç haline getirdi. Hırvatistan Avrupa Birliği’ne 28. üye olarak katılırken Türkiye otoriter ve keyfi bir yönetim idaresinde acı çekmeye devam ediyor.
Diplomasi 4.0 ve Yurttaş Odaklı Dış Politika
Türkiye AB sürecinde geri kalmıştır, zamanı dardır. Yapılması gereken sürece şeffaf, katılımcı ve inovatif dokunuşlar yapmaktır.
Vatandaş cep telefonuna indireceği bir uygulama ile gerçek zamanlı olarak kurulun çalışmalarını ve yasama sürecindeki reformları takip edebilecek, soru sorabilecek ve katkı sağlayabilecek.
Böylece AB’ye üyelik konusu teknik, halktan kopuk bir mesele olmaktan çıkarılıp halkla buluşturulacak. Toplumsal katılım ve yüksek teknolojiyle buluşan Diplomasi 4.0, cep telefonlarımız, binalarımız ve kentlerimiz gibi akıllı bir dış politikaya hayat verecek.
Bazı ülkeler “mobil diplomat” denilen uygulamaya bile başladı. Yerine göre atanan bu diplomatlar ellerinde çantaları, dizüstü bilgisayarları, akıllı telefonlarıyla dünyayı dolaşıyor, ülkelerinin çıkarlarını koruyorlar. Türkiye’nin de bu dinamizme kavuşması şart.